Site uses cookies to provide basic functionality.

OK
Gozonunde tutulacak ilk nokta, varolusculugun herhangi bir ozel politik programi gerektirmedigi, uc onemli varolscunun Hitler yillarinda birbirinden apayri yollar tutmalarinin hic de sasirtici olmadgidir. Ama bu, ucunun de yazdiklarina ayni olcude bagli kaldiklari anlamina gelmez. Sein und Zeit'de durmadan olumu yigitce karsilamaktan soz eden Heidegger, Hitler'in yetkiyi ele gecirisinden sonra Nazilerle birleserek, universitenin rektoru olarak oyle bir acilis konusmasi yapmistir ki, bu konusmanin herkesce okunmadigina ne denli sevinse yeridir. Simdi, o zaman Nazilerden hemen yuz cevirmis oldugunu soyluyorsa da, bu kararini o gunlerde hic belli etmemis olmasi yuzunden, bugun bile bircoklarinca suphe ile karsilanir. Yahudi bir kadinla evli olan Jaspers de o zaman sesini cikarmamayi yeg gormustur, ama 1945'te yine suctan, batmis gemiden, korkudan, olumden soz etmeye hazirdir. Onlar icin soyleyecegimiz su soz buyuk bir incelik olur yine de: sesleri Nietzsche ile Kierkegaard'in sesi olmakla birlikte yasamlari Kant ile Hegel'in yasamlaridir.