Site uses cookies to provide basic functionality.

OK
Olebilecek adamlarin butun duygusal yukunu tasirlardi. Elem, dehset, sevgi, ozlem - soyut seylerdi bunlar, fakat soyut seylerin de somut bir agirligi vardi. Utanc verici anilar tasirlardi. Zor zapt edilen korkakliklarin ortak sirrini tasirlardi, kacma veya donup kalma ya da gizlenme icgudusu ve pek cok acidan yuklerin en agiriydi bu, cunku hicbir zaman sirtindan indiremezdin, mukemmel bir denge ve durus gerektirirdi. Onurlarini tasirlardi. Bir askerin en buyuk utancini tasirlardi, yuz kizarikligini. Oldurur ve olurlerdi, cunku bunu yapmasalar utanirlardi. Savasta bu yuzden vardilar zaten, olumlu hicbir sey yoktu, ne dus, ne gorkem ne de onur; onursuzlugun yuz kizarikligi olmasin yeter ki. Utanctan olmemek icin olurlerdi. Surunerek tunellere girer, ates altinda ilerlemeye devam ederlerdi. Her sabah, butun belirsizlige ragmen, bacaklarini harekete zorlarlardi. Dayanirlardi. Sirtlamayi surdururlerdi. O asikar secenege teslim olmazlar, gozlerini kapatip yere dusmezlerdi. O kadar kolaydi, gercekten. Kendini yere birak, kaslarinin gevsemesine izin ver, konusma ve kankalarin seni, yerden kalkip havalandiktan sonra burnunu indirip ileri atilarak uzaga, dunyaya goturecek helikoptere yukleyinceye kadar hic kimildama. Kendini yere atmaya bakardi, ama kimse yere atmazdi kendini. Cesaret degildi tam olarak; amac kahramanlik degildi. Korkak olamayacak kadar korkmalariydi nedeni daha cok.