Monty kucuk tuvaletin kapisini kilitleyip, klozetin kapali kapaginin ustune oturdu. Biri tuvalet kagidi rulosunun takili oldugu plastigin uzerine, cehenneme kadar yolunuz var, yazmisti. Kesinlikle diye dusundu o da. Ama senin de cehenneme kadar yolun var. Herkesin. Kapidaki Fransiz kadinin, sarap icerek yemek yiyenlerin, siparisleri alan garsonlarin, hepinizin cani cehenneme. Bu kentin ve icindeki herkesin cani cehenneme. Sokak koselerinde siritarak dilenen serserilerin, turbanli Sihlerin, sari taksileriyle birbiriyle yarisan yikanmak bilmez Pakistanlilarin da. Gogus killarini alip, memelerini buyuten Chelsea'li ibnelerin de. Hepsinin cani cehenneme. Asiri pahali meyvelerinden piramitler yapan Koreli manavlarin, onlarin plastik ambalajlara sarili lale ve gullerinin de. Besinci Cadde'de sahte Gucci satan beyaz cubbeli Nijeryalilarin da. Brighton Sahili'nde kup sekerleri dislerinin arasinda tutarak caylarini cam bardaklardan icen Ruslarin da. Hepsinin canlari cehenneme. 47. Cadde'de elmas satan sapkali, kirli gabardin takimli, Mesih'in gelmesini beklerken surekli para sayip duran Yahudilerin de. Sokaklarda surtenlerin, yaslilarin ve de spastiklerin de. Kendini begenmis, metrolarda surekli gazete okuyan, kolonya surunmus Wall Street borsacilarinin da. Hepsinin cani cehenneme. Washington Square Park'ta, bellerinden cuzdan zincirleri sarkan patenli punkcilarin, her yere bayrak asan, otomobillerinin acik camlardan dinledikleri muzigi bangir bangir herkese dinleten Porto Rikolularin da. Naylon esofmanlari ve St. Anthony madalyonlariyla gezip, saclarina durmadan briyantin suren Bensonhurst Italyanlarinin da. Enginari Balducci'den, esarbi Hermes'ten alan, buzuk dudakli, asik suratli ev kadinlarinin da. Asla pas vermeyi bilmeyen, savunma yapmayan, her turnikeye giriste bir adim fazladan atan varos cocuklarinin da. Babalari Tokyo'ya is gezisine giderken mutfakta oturup esrar ceken okullu uyusturucu muptelalarinin da. Mavi giysileri icinde kabadayilik taslayarak dolasan, kalin enseli, Krispy Kreme'e giderken bile kirmizi isigi takmayan polislerin de. Knicks'in, Indiana'ya karsi oyunu nedeniyle Patrick Ewing'in, Charles Smith ve onun Chicago macindaki basarisiz uzaktan atislarinin, John Starks'in Houston macindaki korkunc sutlarinin da cani cehenneme. Jordan'i hic yenemedikleri icin cehennemin dibine kadar yollari var. Surekli soylenip duran bucur Jakob Elinsky'nin de cani cehenneme. Hep sevgililerimin kiclarina bakip duran Frank Slattery'nin de cani cehenneme. Ben gidince ozgurlugunu ilan edecek Naturelle Rosariao'nun da cani cehenneme. Guvendigim ama beni gammazlayan Kostya Novotyny'in de. Karanlik odasinda film banyo edip duran babamin da. Karlar altinda curuyen annemin de. Bu kadar cabuk kurtulan Isa'nin da cani cehenneme. Carmihta yalnizca birkac saat, cehennemde bir hafta sonu sonra melek ordusuyla eglence. Bu sehrin ve icindeki her seyin cani cehenneme. Astoria'daki tek katli evlerden Park Avenue'daki dublekslere, Brownsville'deki projelerden, Soho'daki magazalara, Bellevue Hastanesi'nden Alphabet City'deki meskenlere, Park Slope'un kahverengi taslarina kadar her seyin cani cehenneme. Birakin Araplar her tarafi bombalasinlar, birakin sular yukselsin ve bu fare delikleri yok olsun, depremler yiksin tum bu yuksek binalari, alevler sarsin her yani. Yaksin, yiksin, bitirsin. Ve senin de canin cehenneme Montygomery Brogan. Her seyi mahveden asil sensin.