O donemde bazi yari farkindalik anlarinda bilincine tam varmadan icimde ozlemini cektigim sey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha guclu, daha bagimsiz, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yogun yasama, belki de aci cekme ihtiyaciydi. Fazlasiyla akli basinda bir yontemle varolusumdan butun celiskileri uzaklastirmistim ve bu celiski yoklugu canliligimi sonduruyordu. Isteklerimin giderek daha da azaldigini ve zayifladigini, duygularima bir tur donuklugun yerlestigini goruyordum; belki de en iyisi soyle ifade edecek olursam, bir tur ruhsal iktidarsizlik ve yasamda tutkuyla yer alabilme yetersizligi hissettigimi soyleyebilirim.