"Belli ki birisi piramitleri akilda bulundurmamizi istemis cunku piramit sembolu duzenli olarak elledigimiz ya da gozlemledigimiz seylerde dikkat cekici bir bicimde yer aliyor. Herhangi bir gun icinde piyasada iki milyardan fazla bir dolarlik banknot dolasir. Yuzyilin buyuk bir bolumunde Amerika Birlesik Devletleri'nde icilen sigaralarin yarisi Camel idi, yani yilda asagi yukari otuz milyar. Piramitlerin modern cagin en populer iki nesnesini suslemesinin rastlantisal bir secim olma ihtimali zayif. Birisi dolalarin ve sigaralarin genis capta dolasimda olacagini biliyordu ve piramitlerin de onlarla birlikte gezmesini saglamisti. Orijinal yapilardan mesafe ve zaman nedeniyle ayri dusen bir kulture piramitlerin, eger almasini ogrenirsen bize verecek degerli bir seye sahip olduklari hatirlatilacakti. .... Gercek hukumetler gece gec saatlerde, Iran halilarinin en zengin ornekleriyle doseli penceresiz odalarda yillanmis konyaklar ve Havana purolari icerek toplanti yapiyorlardi. .... Yirminci yuzyilin son ceyreginin anonim barbarlari gibi- .... Hakikat tinisi seslerin en guzelidir; gerci kimi kadinlar yatakta kesinlikle onunla boy olcusecek gurultuler cikarir. .... Berberiler suna inanirdi: Mezarda bellek bulunmadigina gore defin yiginindan alinan toprak insanin uzuntulerini, bilhassa mutsuz askin yol actigi kalp kirikligini unutmasina yardimci olabilirdi. .... Esasen kitle gudulerini duzenlemek, yonlendirmek ve tatmin etmek uzere tasarlanmis bu toplumda insanin birey olarak sahip oldugu sessiz bolgelere sunulacak ne var? Din? Sanat? Doga? Hayir, kilise, dini standart bir halk gosterisine donusturmustur, muze de aynisini sanat icin yapmistir. Grand Canyon ile Niagara Selaleleri'ne o kadar cok bakilmistir ki, bu yerler bitkin dusmus cok fazla sayida aptal goz tarafindan emilerek icleri bosaltilmistir. Insanin birey olarak sahp oldugu sessiz bolgelere sunulacak ne var? Geceyarisi kagir tabaka soguk tavuk kemigine ne dersiniz, emriniz dogrultusunda uzayan ya da kisalan alev rengi ruja ne dersiniz, hic tanimadiginiz bir "kus" tarafindan terk edilmis suni kopukten bir kus yuvasina ne dersiniz, saganak yagmurda arabayla evinize giderken birbirini bos yere izleyen bir cift silecege ne dersiniz, sinemada koltugun altindan ayakkabiniza degen bir seye ne dersiniz, korelmis kursunkalemlere, sirin catallara, tombul kucuk radyolara, kutular dolusu kravata ve kuvet basinda duran banyo kopuklerine ne dersiniz? Evet otistik gorus ile deneysel dunya arasindaki bagi kuran, bu seylerdir, bu ucurtma ipleridir, zeytinyagi siseleridir ve meyveli seker ezmeleriyle dolu Sevgililer Gunu kalpleridir. Bu seyleri hakiki gizemli isiklarinda gostermektir Ay'in amaci. .... Insan vucudundan buyuk nesneler aleni olma niteligi tasir. Ay, bir sey ne kadar aleni olabilirse o kadar alenidir. Fakat Ay, mahremiyet duygusu uyandirmakta nadiren basarisizliga ugrar. .... Aramak, akilsiz, nevrotik, deliye donmus bir halde ya da korkakca yapildiginda bir saklanma bicimi olabilir. .... -Sen de benim dusundugumu mu dusunuyorsun? -Sanmam. Domates kelimesinin kokenini dusunuyordum. .... Haliyle cok yagmur yagiyordu. Meshur Seattle yagmuru. Ask, kalici olacaksa ayaklarinin islanmasina hazirlikli olmaliydi. .... Mutlu bir cocukluga sahip olmak icin asla gec degil."